Hanan Pacha Kayıtları

IconNameRarityFamily
Hanan Pacha Kayıtları (I)
Hanan Pacha Kayıtları (I)3
RarstrRarstrRarstr
Book, loc_fam_book_family_1054
Hanan Pacha Kayıtları (II)
Hanan Pacha Kayıtları (II)3
RarstrRarstrRarstr
Book, loc_fam_book_family_1054
Hanan Pacha Kayıtları (III)
Hanan Pacha Kayıtları (III)3
RarstrRarstrRarstr
Book, loc_fam_book_family_1054
items per Page
PrevNext
Table of Content
Hanan Pacha Kayıtları (I)
Hanan Pacha Kayıtları (II)
Hanan Pacha Kayıtları (III)

Hanan Pacha Kayıtları (I)

Hanan Pacha Kayıtları (I)
Hanan Pacha Kayıtları (I)NameHanan Pacha Kayıtları (I)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, loc_fam_book_family_1054
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionNesilden nesile aktarılan ve efsanevi Alev Çalan Bilge'nin ana kahraman olduğu bir masal. Profesyonel tarihçilerin bu masalı analiz ettiği ve tarihi gerçeklerle hiçbir ilgisi olmadığı konusunda fikir birliğine vardıkları söyleniyor.
Tarihin gördüğü göreceği en bilge olan, Alev Çalan Bilge olarak da bilinen Waxaklahun Ubah Kan'ın ve onun tarafından kurulan Hanan Pacha'da yaşayan kabilenin yükselip dağılmasını konu alan kronolojik sıralı bir hikayedir bu.

Diğer pek çok kadim hikayede olduğu gibi, yıldızların ve ayın gökyüzünü elinde tuttuğu, ejderhaların karaya hükmettiği ve Gece Lordunun da gece diyarını yönettiği bir çağda başlıyor.

O zamanki insanlar cahildi ve çorak topraklarda geziyorlardı. İlk Ateş Hükümdarı henüz doğmamıştı, o yüzden kimsenin henüz bir Önsezisi yoktu ve elementlerin gücüyle kontrol edilmekten başka çaresi de yoktu.

Bu durum, Waxaklahun Ubah Kan kızıl ve karanlık topraklardan Filojiston alevini getirene kadar devam etti. Ancak o zaman insanlık vahşi canavarlara karşı koyacak ve ejderhaları öldürecek gücü elde edebildi.

Zeki dinleyiciler, Bilge Waxaklahun Ubah Kan insan haliyle uğursuz ejderhaların pençelerinin arasından Filojiston alevini nasıl çaldı diye çoktan merak ediyorlardır.

Anlatacağım ilk hikaye tam olarak bu işte.

Efsanelere göre, çok ama çok uzun zaman önce kızıl ve karanlık topraklarda kanatlı bir ejderha yaşarmış. O ejderha, yanardağın büyük efendisinin Xiuhcoatl'ın soyundan geliyormuş.

Hikayenin bazı versiyonlarında, bu ejderhanın aslında Xiuhcoatl'ın ta kendisi olduğu söyleniyor ama böyle bir hatayı hangi anlatıcı neden yapar ki? Sonuçta, Xiuhcoatl'ı yenen kişinin ilk Ateş Hükümdarı olan Xbalanque'ın ta kendisi olduğunu unutmak gibi bir gaflete kim düşer ki? Bir hikayede olaylar nasıl o kadar erken bir noktada çözüme kavuşur?

Her neyse, yanardağın büyük efendisi derin bir uykuya daldığında bu kanatlı ejderha daha önce o efendiye ait olan hazineleri aldı ve kendisini yegane kral ilan etti.

O hazinelerin arasında en göze çarpıcı olanı "Ateş Fosforiti" idi. Bu, büyük yanardağın derinliklerindeki kadim ateşin oluşturduğu bir kristaldi, göz kamaştırıcı ışıklarla parıldayan ve sürekli değişen gökkuşağı renkleri gibi bir renge sahipti.

Bu parlaklığın altında, kanatlı ejderhanın kendisi de büyüleyici bir şekilde parlak görünüyordu.

"Bana bakın ve ne kadar güzel olduğumu görün! Işığım tüm dünyayı aydınlatıyor ve ben bu toprakların güneşiyim."

Dedi kanatlı ejderha. Ancak o bir güneş değildi ve güzelliği de Ateş Fosforitinin ışığının yansımasından başka bir şey değildi. Ayrıca, o ışık da içinde yaşadığı kızıl ve karanlık toprakları aydınlatmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Belki de Gece Lordunu gücendiren şey kanatlı ejderhanın bu kibriydi ki onu alt etmesi için Bilge Waxaklahun Ubah Kan'ı göndermişti. Ancak bu bazılarına az gelmiş olacak ki tanrılar onun yanında bir de şapşal Chaac'ı gönderdiler.

Bu ikili, Gece Lordunun koruması altında kızıl ve karanlık topraklara ulaştılar ve uzaktan o parlak kanatlı ejderhayı gördüler. Waxaklahun Ubah Kan'ın saldırmak için bir acelesi yoktu, oturup bambudan bir üflemeli boru yaptı ve tek bir atışta kanatlı ejderhayı gözünden vurdu.

Chaac tüm olanları neşeyle izledi ve tam kanatlı ejderhayı yakalamak için hücum edecekken Bilge onu durdurdu.

"Chaac, seni şapşal! Bir gözünü kör etmiş olsak da hâlâ sınırsız bir gücü var. Sen bu insani güçlerinle onunla baş edebileceğini mi sanıyorsun?"

Bilge Waxaklahun Ubah Kan daha iyi bir plan düşündü.

Yaralı kanatlı ejderha mağarasına dönüp saklandı ve Bilge Waxaklahun Ubah Kan ile şapşal Chaac doktor kılığına girerek mağaraya girdi.

"Tanrım! Bu ne ihtişam, bu ne parlaklık! Kendinizi görememeniz ve bu güzellikten herkesin mahrum kalması çok büyük bir eksiklik!"

Waxaklahun Ubah Kan onu bu şekilde övdü de övdü.

"Birkaç gün önce alçağın birisi beni gözümden vurup kör etti. O yüzden bu mağarada saklanmaktan başka bir çarem kalmadı."

"Tesadüfün bu kadarı artık! Biz gezgin doktorlarız ve göz hastalıkları konusunda uzmanız. Bence gözünüzün yerine parlak bir mücevher yerleştirirsek yeniden ışığı görebilirsiniz." dedi Bilge ve şöyle devam etti: "Sadece bununla da kalmayıp dişlerinizi ve pençelerinizi de mücevherlerle değiştirebiliriz. Böylece şu anda olduğunuzdan on kat daha parlak bir görünüme kavuşursunuz."

Bu sözleri duyan kibirli kanatlı ejderha on iki kat daha parlak olursa ne kadar güzel görüneceğini düşünmeden edemedi. Ayrıntıları düşünmeden hemen atlayıp bu teklifi seve seve kabul etti.

Böylece Bilge ve şapşal Chaac önceden hazırladıkları Tahıl Meyvesini çıkardı ve kanatlı ejderhanın gözlerini, dişlerini ve pençelerini Tahıl Meyvesi taneleriyle tek tek değiştirdi.

Zavallı kanatlı ejderha! Hem gözleri iyileşmedi hem de dolandırıldığının farkına vardığında o iki insanı yeme fırsatı kalmamıştı! En sonunda şaşkın ve sersem bir halde ölüp gitti ve Ateş Fosforiti de Waxaklahun Ubah Kan'ın eline geçti.

Şapşal Chaac hazineyi Gece Lorduna sunmaları gerektiğini düşündü ama Bilge Waxaklahun Ubah Kan'ın aklında farklı bir fikir vardı.

Bu topraklara hükmeden ejderhaların insanların çok daha ötesinde bir güce sahip olduklarını biliyordu ama insanlardan daha bilge değillerdi. Gücün sırrı ise o Ateş Fosforitinin içinde saklıydı.

Kırıp içini açtı ve kocaman bir güç dışarı doğru taştı. Bilge Waxaklahun Ubah Kan böylece ejderhaların gücünü, yani "Filojiston"u elde etti.

Hanan Pacha Kayıtları (II)

Hanan Pacha Kayıtları (II)
Hanan Pacha Kayıtları (II)NameHanan Pacha Kayıtları (II)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, loc_fam_book_family_1054
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionNesilden nesile aktarılan ve efsanevi Alev Çalan Bilge'nin ana kahraman olduğu bir masal. Profesyonel tarihçilerin bu masalı analiz ettiği ve tarihi gerçeklerle hiçbir ilgisi olmadığı konusunda fikir birliğine vardıkları söyleniyor.
Şimdi Bilge Waxaklahun Ubah Kan'ın nasıl Filojistonu kabile halkına aktardığını ve Hanan Pacha'yı inşa ettiğini anlatacağım.

Kızıl ve kara topraklardan ayrıldıktan sonra, Waxaklahun Ubah Kan ve şapşal Chaac insan kabilelerinin yaşadığı ormanlar ve dağlar diyarına geldiler.

Waxaklahun Ubah Kan Filojistonu kullanabilme gücünü insanlara aktarmak istedi ama kimse öğrenmek istemedi çünkü Filojistonun ne işe yaradığını bilen kimse yoktu.

"Ateş yakmak istediğimizde çakmak taşına vurmamız yeterli. Yakacak olarak ise her yer odun ve bitki dolu. Filojiston neyimize yarayacak bizim?"

"Ey benim dar görüşlü halkım, bir gün tüm bitkilerin ve odunların tükeneceğini, dünyada en çok ve tükenmek bilmeyen şeyin ise kayalar olduğunu bilmiyor musunuz? Filojiston kullanarak kayaları yakabilirseniz enerji elde etme sorununa kesin ve kati bir çözüm bulabilirsiniz."

Dedi Bilge kendinden çok emin bir şekilde.

"Haha, öyle bir günün geleceğini hiç sanmıyoruz."

İnsanlar o zamanlar henüz Gece Krallığı'ndaki atalarını göremiyorlardı, o yüzden de doğal olarak kendi geleceklerini göremiyorlardı. Waxaklahun Ubah Kan'ın ise vazgeçmekten başka çaresi kalmamıştı.

Bilgenin bu duruma çok dertlendiğini gören şapşal Chaac, Bilgeye Filojistonun faydalarını insanlara anında gösterebilecek bir yöntem bulmasını önerdi.

"Mesela, bu büyük kayayı alıp dağlardan çok daha yükseğe, herkesin görebileceği bir yere çıkarabiliriz. Daha sonra, herkes bunun ne olduğunu merak edip yanımıza gelir."

Her ne kadar bu fikir bir şapşaldan gelse de Waxaklahun Ubah Kan'ın denemekten başka çaresi yoktu. İlk önce Chaac'a Filojistonun nasıl kullanılacağını öğretti ve birlikte toprakları havaya kaldırdılar. Bu havaya kaldırılan topraklar, bugün herkesin Gökteki Sığınak dediği Hanan Pacha'dan başka bir yer değildi.

Ancak günümüzün aksine, o günlerdeki Hanan Pacha tam ve eksiksiz genişçe bir toprak parçasıydı. Bulutların üzerinde uçuyordu ve Natlan'daki tüm insanlar onun varlığını bir bakışta görebiliyordu. Bu yüzden meraklarını dindirmek isteyen insanlar her yerden çıkıp çıkıp geliyorlardı.

İyi kalpli Chaac gölün kenarında nöbet tutuyordu ve bir yandan da Filojistonun gücünü kullanarak insanların Hanan Pacha'ya yükselmesine yardım ediyordu. Hanan Pacha'ya yükselenler Bilge Waxaklahun Ubah Kan'dan Filojiston kullanma sanatını öğrendiler.

Ayrıca insanlar, Waxaklahun Ubah Kan'ın rehberliğinde Hanan Pacha'da kalıcı olarak yerleşen ilk kabileyi kurdular.

Hanan Pacha Kayıtları (III)

Hanan Pacha Kayıtları (III)
Hanan Pacha Kayıtları (III)NameHanan Pacha Kayıtları (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, loc_fam_book_family_1054
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionNesilden nesile aktarılan ve efsanevi Alev Çalan Bilge'nin ana kahraman olduğu bir masal. Profesyonel tarihçilerin bu masalı analiz ettiği ve tarihi gerçeklerle hiçbir ilgisi olmadığı konusunda fikir birliğine vardıkları söyleniyor.
Şimdi Hanan Pacha halkının tabuları nasıl yıktığını ve nasıl Alev Çalan Bilgeyi Natlan'ı terk etmek zorunda bıraktıklarını anlatacağım.

İnsanlar Filojistonun gücünün nasıl kullanılacağını öğrendikten sonra Hanan Pacha'nın üzerine bir şehir inşa ettiler. Şehrin içinde nadir cevherlerden, parlak tüylerden ve kokulu çiçeklerden oluşan büyüleyici saraylar ve tapınaklar vardı.

Tüm bunlar tamamlandıktan sonra Waxaklahun Ubah Kan, Hanan Pacha'yı daha da yükseğe çıkarmaya karar verdi.

"Bundan böyle bu topraklarda yetişen hiçbir şeyi yememeli, sadece suları içmelisiniz çünkü bu dünyadaki tüm nehirler Tüm Suların Kaynağından gelmektedir ve Gece Lordunun kontrolünde değildir."

Chaac neden daha da yükseğe çıkmaları gerektiğine bir anlam veremedi, Natlan'dan ayrılmak istemiyordu. Ne zaman gidip de Waxaklahun Ubah Kan'a bu soruyu sormak istese duyduğu tek şey "Ay kıtası", "Newark Kutsal Taşı" ve ne olduğunu anlayamadığı diğer şeyler oluyordu.

Waxaklahun Ubah Kan dünyadaki en zeki kişi olduğundan insanlar o ne derse yapıyordu. O yüzden açık denizlerde balık tutmaya ve yiyecek olarak yosun topu yetiştirmeye başladılar. Hanan Pacha günbegün daha da yükseldi.

En sonunda Gece Lordu, Bilgenin niyetini anladı. İnsanların burayı terk etmesinden korktuğu için Bilgenin planlarını durdurmaya karar verdi.

Bir gün, Bilge uzaktayken Gece Lordu kabileden birinin kılığına girdi ve yanında bir şişe gizemli su alarak göl kenarında bekleyen Chaac'ın yanına gitti.

"Dostum, bu gölün başında nöbet tutmana gerek yok artık. Bak, elimde tuttuğum bu su göldekinden yüz kat daha tatlı. Gel, bir tadına bak."

Chaac'ın aklına Bilgenin dedikleri geldi ama sonuçta bu bir suydu, ne olabilirdi ki? Chaac uzanıp şişeyi aldı ve bir yudum içti.

İçer içmez ne kadar da tatlı bir tadı olduğunu fark etti. Bunun üzerine Gece Lordu ona bu sudan daha fazla verdi ve o da bu suları alıp Hanan Pacha'ya götürerek herkese dağıttı.

Ancak Chaac bu tatlı suyun aslında topraklarda yetişen tahıllardan yapıldığını bilmiyordu. Bizim bugünkü tabirimizle bu bir alkoldü.

Bilge döndüğünde herkes körkütük sarhoştu.

Bilge onların artık Natlan'ı terk edemeyeceğini biliyordu, o yüzden onları Hanan Pacha'dan kovdu. Etrafa dağılan insanlar beraberlerinde Natlan'ın her bir köşesine Filojiston getirdiler.

Böylece Alev Çalan Bilge de evinin yolunu tuttu.

"Evinin yolunu tuttu derken? Kızıl ve karanlık topraklara geri mi döndü yani?"

"Nerenle dinliyorsun? Kızıl ve karanlık topraklar Bilgenin Filojiston çaldığı yerdi. Gerçi efsanelerde Bilgenin memleketine dair kesin bir şey söylenmiyor... Sanırım burada bahsedilen şey onun bir gün geri döneceğidir."

"Bırak şimdi, bu siz hikayecilerin sürekli kullandığı repliklerinden biri işte. Şu merakta bırakma olayını yapma hiç."

Her neyse, Alev Çalan Bilge ayrıldıktan sonra Chaac Gece Lordunun rehberliğini kabul etti ve yerleşik kabileler kurdu. Natlan halkının çağı böylelikle başlamış oldu ama bu hikayeyi başka zaman anlatırız.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton