
![]() | Name | İnceleme Günlüğü |
Type (Ingame) | Görev Eşyası | |
Family | Non-Codex Series, Non-Codex Lore Item | |
Rarity | ![]() |
Item Story
Bu rapor, tapınak harabeleri üzerinde yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında... Dahil olmak üzere yazılan tüm raporları bir arada toplamaktadır. Bahsi geçen plana ilişkin olarak büyük miktarda... İçerdiğinden dolayı, bu rapor yalnızca dahili kullanıma mahsustur... Aşağıdaki içeriğin, yabancı taraflarla konuşulması veya bu taraflara gönderilen resmi yazılarda paylaşılması katiyen yasaktır... ... Taş tabletleri ve bronz levhaları deşifre etme konusunda... Daha başlar başlamaz büyük bir engelle burun buruna geldik... Daha önce Altın Kumpanya harabelerinden tek parça halinde bulduğumuz metinlerin ve koleksiyonlardan elde ettiğimiz eski nüshaların çoğu, Fontaine'in kuruluş döneminden ve bu dönemi takip eden senelerden kalma metinlerdi. Bu metinlerin büyük bir kısmı da Fontaine alfabesiyle yazılmıştı... Bu sefer çok sayıda bronz levhayı ve taş tableti gün yüzüne çıkardık, fakat bu eserlerin üstündeki metinlerin tümünün eski Remuria alfabesiyle yazıldığı görülüyor... ... Remuria alfabesine gelince... Bunun fonetik bir alfabe olduğunu tahmin ediyoruz, şu ana dek aralarından yalnızca tek haneli olanları tespit edebildik... Uzun süre boyunca basit birer nota olduklarını varsayarak ilerlediğimizden ve yaptığımız denemeler de bu varsayımı temel aldığından pek yol katedememiştik. Olduğumuz yerde sayıyor gibiydik... ... Derken Bay Erich'in hatırlatması üzerine... Doğa Felsefesi Enstitüsünde muhafaza edilen kadim bir kitap nüshasını ortaya çıkardık... Bulduklarımız sayesinde de belgelerin deşifre edilmesinde ilerleme kaydettik... Elbette büyük resme bakıldığında bu gelişme oldukça küçük bir adım sayılabilir, fakat şu anki durumda bile geçmişte kadim ve gizemli ilimlerle uğraşmış tüm alimlerden çok daha öndeyiz... ... Ahlak hakkında... Bu kavram, günümüzde etik ile ilgili yapılan içi boş tartışmaları akla getirse de atalarımız için daha somut bir önem taşımaktaydı... Kişinin irade yoluyla bedeni üzerinde tam bir hakimiyet kurması, insan denen varlığın erdemi açısından bir doruk noktası olarak görülürdü. Öyle ki yalnızca tanrılar ve istisnai olarak faniler bu noktaya erişebilecek güce sahipti... Ahlaki bir çürüme meydana geldiği takdirde irade bedene hapsolurdu... İrade gücünün zayıflaması ise insanların dünyevi bedenlerinin kölesi olduğu anlamına gelirdi... Atalarımız bu durumu; medeniyetin müşterek bedeninden kesin bir ayrılış, müzikten ve ilahi olandan ebedi bir kopuş, canavara dönüşmenin eşiğine gelmiş bir vaziyet olarak görmekteydi... ... Ruh ve irade kavramları hakkında... Tıpkı bitkilerin farklı büyüme aşamalarını tanımlayabilmek adına özel bir terminoloji geliştiren Sumeru halkı gibi, Fontaineliler de suyun farklı hallerini tanımlamak için yirminin üzerinde sözcük türetmiştir. Ancak atalarımızın araştırmalarının ve ruh üzerine yaptıkları ayrımların akla hayale sığmayacak zirvelere ulaştığı da aşikardır, öyle ki biz bugün söz konusu zirvelere bizzat erişebilmekte zorlanıyoruz... Bahsi geçen ayrım genellikle hafıza, arzular, öz ve kişilik üzerinden yapılsa da ruhun niteliklerinin çok daha karmaşık farklılıklara sahip olduğuna inanılıyordu... Bunların arasında ilahların sahip olduğu kusursuz özgürlüğe en çok yaklaşılan hal de "Hakiki İrade" olarak adlandırılırdı... İnsanın iradesini irdeleyerek özgür kılmaya giden yolun başlangıcı da bu titiz araştırmanın bir mükafatıydı... Atalarımız belki de bu güç sayesinde maddi dünyanın kalıplarını aşmayı başarabilmiştir. Yine de elde ettikleri bu önemli başarıya rağmen ağlarını çoktan örmüş olan kaderden kaçmayı başaramadıkları görülüyor... ... "Fortuna" hakkında... Bu zamana kadar "Fortuna" hakkında toplayabildiğimiz bilgiler derlediğimiz efsanelerden, atasözlerinden ve şiirlerden ibaret. Tabii bu bulguların başlangıçtaki beklentilerimizden oldukça farklı bir tablo çizdiğini de belirtmek gerekiyor... Bunları en iyi ihtimalle ölçülebilirlikten ve bilimsel kesinlikten uzak, belirsiz çıkarımlar ve önsel iddialar olarak tanımlayabiliriz; dolayısıyla dünya formülüyle kıyaslandığında ziyadesiyle basit ve ilkel kaldıkları su götürmez bir gerçek. Ayrıca... ... Tahmin ettiğimiz üzere bu girişimin, mevcut bir noksanı kapatmak için yapıldığı ortada. Atalarımız da zamanında konu ve materyal seçiminde azımsanamayacak miktarda hata yapmış olmalı, zira hatalar bu işin kaçınılmaz bir unsuru... İrade ve "Kimyasal Düğün Mührü" üzerine yapılan analizler dışında işe yarar herhangi bir bulguya rastlanmadı... Atalarımızın da binlerce yıl boyunca benzer yanlışlara düştüğü gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda insan bunun inançtan mı, yoksa budalalıktan mı kaynaklandığını düşünmeden edemiyor... |
And this was funny because…?