“Müzakere Sanatı”

Name"Müzakere Sanatı"
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyNon-Codex Series, Non-Codex Lore Item
RarityRaritystr
Description"Başarı biliminde bir dönüm noktası olan ve gerçek bir dahi tarafından yazılan bu başyapıt kesinlikle okunması gereken bir eserdir!"
La Gouttiere'in editörü, iş dünyasının önde gelenleri ve Fontaine Araştırma Enstitüsündeki araştırmacılar tarafından şiddetle tavsiye edilen sıra dışı bir kitap!
İnsan doğasının derinliklerine dair engin bir bakış ve anlayış getirerek bilime ve başarı sanatına ciddi anlamda katkılar sağlamaktadır!

Table of Content
Item Story
Obtained From
Gallery

Item Story

İnsanlar ticaretten anladığımı, açıkgöz olduğumu, fırsatları kaçırmadığımı söylüyor. Ben buna farklı bakıyorum. Bence insan kendi fırsatlarını kendisi yaratır. Bu işe başladığımda ne cebimde Mora ne de kendimden başka güvenebileceğim biri vardı ama pazarlık yapmayı, benden daha iyi durumda insanları benimle çalışmaları için ikna etmeyi iyi bilirdim. Fırsatları da bu şekilde yarattım işte... Pazarlık sayesinde.
Bunca yıllık deneyimden sonra anladım ki pazarlıkla, müzakereyle açılamayacak kapı yok. Ben bunu bilir bunu söylerim. Gerçi umarım benim yolumdan gitmeyi tercih etmezsiniz. Rakibim olup işlerimi zorlaştırmanızı istemem.
...

"Üstünlüğü Sağla"
Çoğu pazarlığın sonucu en başından bellidir. Beni tanıyan herkes ne demek istediğimi iyi bilir. Eskiden çöllerde dolaşıp mal satardım. Ticarete de böyle atıldım zaten. Ne param vardı ne de tecrübem ama çalışırken çok önemli bir şey öğrendim: "Kendinden emin görünmek istiyorsan sesini çıkarmayı bileceksin."
Çöle yabancıysan işin zor... Yerli halk sadece güvendiği insanlarla ticaret yapar. Yabancılardan, daha doğrusu dolandırılmaktan ödleri kopar. Benim gibi beş parasız, ne idiği belirsiz bir çocukla neden ticaret yapsınlar ki? Gerçi sonra fark ettim ki yabancılara bu kadar temkinli yaklaşmalarının altında aslında dışarıdan gelen malların kalitesinden emin olamamaları yatıyordu.
Güvenlerini kazanmak için malların ne kadar kaliteli olduğunu ispatlamalı ya da onları buna bir şekilde inandırmalısın. Peki nasıl inandırabilirsin? İş, kendinden emin konuşmakta bitiyor. Atıp tutsan bile kendinden emin konuştuğun sürece sorun yok. Karşındakiler o kadar özgüvenin boş olamayacağını düşünerek sana güvenmeyi seçer.
Ben de bu yüzden mallarımı satarken sesimi olabildiğince yükselttim. Karşılarında eğilip bükülmeden baskın çıkmayı bildim. Öyle ki sonunda böyle konuşacak cesareti nereden bulduğumu merak eder oldular. Sonuçta benden alışveriş yapıp yapmamaları umurumda değilse başka bir sürü müşterim var demektir, öyle değil mi? Demek ki mallarım kaliteliydi, gönül rahatlığıyla satın alabilirlerdi.
Sonrası malum zaten. İlk paramı böyle kazandım.
Başımdan geçenleri düşününce pazarlık dedikleri o kadar da karmaşık bir mesele değil aslında. Bütün mesele karşı tarafı söylediklerine inandırıp isteklerini kabul ettirmekle ilgili. Biraz diş gösterip baskın çıkmayı başarırsan da ikna edemeyeceğin kimse yok. Böylece amacına da ulaşmış olursun, haksız mıyım?
...

"Sohbeti Yönlendir"
Sohbeti yönlendirme, pazarlıkta çok faydalı bir tekniktir. Başınız sıkıştığında da bu yöntemden faydalanarak zor durumlardan kolayca sıyrılabilirsiniz.
Bir keresinde Mondstadt'tan getirttiğim malları Liyue'de satmayı denemiştim. Müşterilerim Mondstadt'ı bilmiyorlardı. Hayatları boyunca Liyue'den dışarı adımlarını atmamışlardı ve bilmedikleri yerden mal almaya pek yanaşmıyorlardı. Bu yüzden az satış oldu. Tahmin edebileceğiniz üzere yatırımcım da umudunu kaybetmeye başlamıştı.
Bu zor bir durum gibi görünüyordu ama çözüm çok basitti. Müşterilere Mondstadt'ın güzelliklerini anlatmalı, içlerinde bir merak duygusu uyandırmalı, anlattıklarıma güvenmelerini sağlamalıydım. Doğal olarak mallarıma karşı da aynı güven duyulacak ve bu güven bana satış olarak geri dönecekti. Yatırımcıma gelince... Onunla başa çıkmak daha da kolaydı. Kaybettiği umudu geri kazanmasını sağladım. Onu satışların iyi gideceğine inandırdım. Zaten satışların gerçekte nasıl gittiği önemli değildi.
Sorunun köküne indiğinizde çözüm kendini gösterir. Elbette bunu insanların gözüne soka soka yapmak olmazdı. Ben de bir pazar araştırması anketi düzenledim. Anketi dolduran herkese de karşılığında Mora veriyordum. Morayı duyan herkes anketi doldurmak için sıraya giriyordu.
Bunun pazarlıkla ne ilgisi var diyebilirsiniz. Açıklayayım. Birini ikna etmeye çalışıyorsanız en büyük silahınız gerçeklerdir ama gerçekleri dilediğiniz yöne çekebilirsiniz. Anket bir pazar araştırması gibi görünüyordu ama asıl yapmak istediğim potansiyel alıcılarda istediğim algıyı yaratmaktı.

Bunun için önce ankete yönlendirici sorular ekledim. Mesela ben Mondstadt'ın özgürlüğüyle meşhur olduğunu, Liyue'ninse sakin ve mutlu yaşam tarzıyla tanındığını biliyordum. İnsanların da bu iki kavramın birbirini tamamladığını düşünmesini istiyordum.
O yüzden şöyle sorular sordum:
Rahat ve sakin bir hayat tarzını seviyor musunuz? Özgür bir ortamda bulunmak sizi mutlu eder mi? Kaliteli şaraplar içmekten keyif alır mısınız? Bunun gibi şeyler işte.
Çoğu insan bu sorulara olumlu yanıt verdi. Daha sonra Mondstadt gibi özgür ve mutlu şehirleri sevip sevmediklerini sordum. Doğal olarak birçok kişi evet dedi. Böylece zihinlerinde Mondstadt'taki herkesin mutlu olduğu izlenimi uyandı.
Bunu satışlarda da kullanmaya başladım. Artık ürün değil, mutlu bir hayat tarzı satıyordum. Sanırım ne kadar başarılı olduğumu söylememe gerek yoktur.
Ayrı telden çalıp çıkıntılık yapanlar da oluyor tabii. Bu insanların verdiği yanıtlar anketin gidişatını etkileyip yatırımcım gibi sonuç odaklı insanları boşu boşuna üzebiliyor.
Bu durumu çözmem, hiç olmazsa verdiği zararı en aza indirmem gerekiyordu. Ben de katılımcılara vereceğim Mora miktarının anket cevaplarına bağlı olduğunu belirten imalarda bulundum. Para, en aykırı tipleri bile yola getirdi. Ben de böylece daha kesin sonuçlar elde ederek yatırımcımın yüzünü kara çıkarmamış oldum. Artık planımın bir sonraki aşamasına geçebilirdim.
...

"Evrensel Formül"
İnsanlar bana gelip her durumda kullanılabilecek, her zaman işe yarayan bir iletişim yöntemi var mı diye soruyor. Onlara öyle bir yöntemin olduğunu söylüyorum: Her cümleye "Görüşlerinize katılıyorum ama..." diyerek başlamak. Buna evrensel formül diyorum çünkü insan doğasını analiz ediyor ve zaaflarımızı ortaya çıkarıyor.
Neden mi? Çünkü hepimiz onaylanma ihtiyacı duyarız. Kimse bunu inkar edemez, ben de dahil. Eskiden mal satmak için gitmediğim yer yoktu. O zamanlar bir sürü insanla tanıştım. Münzeviler, Hazine Avcıları, hatta Hiçlik Tarikatı... Cümleye yukarıdaki gibi başladığım sürece, inatçılığıyla ünlü Hiçlik Tarikatı üyeleri de dahil tüm alıcılar fikirlerini değiştirip benim onayımı almaya çalıştılar.
İnanın bana, Bodurlopların ya da Dağ Yabanilerinin dilini konuşabilseydim onları bile bu büyülü sözlerle ikna ederdim. O yüzden bu meslek sırrımı herkesin öğrenmesini hiç istemem. Hele rakiplerimin asla.
...

Obtained From

Shop

Name
n/a
items per Page
PrevNext

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton