Rinzou’nun Mektubu

Rinzou'nun Mektubu
Rinzou'nun MektubuNameRinzou'nun Mektubu
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyNon-Codex Series, Non-Codex Lore Item
RarityRaritystr
DescriptionEfsanevi korsan Rinzou tarafından yazılmış bir mektup. Kağıt tamamen buruşmuş. Bir ara ıslanmış olmalı.

Item Story

Harr, sizi sintine fareleri!
Bunca zaman görmeyince eski kaptanınızı unuttunuz mu?
Hepiniz vicdansız birer farelersiniz!
Kusura bakmayın ama bendeniz yaşlı Rinzou emekli olmaya karar verdim!
Peki öyleyse fareler. İster bırakın ister kendi mürettebatınızı toplayın, lakin bu yaşlı denizcinin sözlerini unutmayın!
Belki çok konuşurum, çok içmiş de olabilirim ama dırdır ettiğimi ya da saçmaladığımı sanmayın!

Evet, nerede kalmıştım? Ha, evet. Ufak bir veletle başlayalım.
Şimdi! Daha vücudu yara izleriyle kaplı değildi ve midesini yedi ulusun şaraplarıyla doldurmamıştı.
O zamanlar büyük denizin çağrısı ve tehlikeleri, dengesizlik, hayatın kuralları... Çocuğun bunlarla ilgisi yoktu.
Bir tek masumiyeti vardı ve bundan mutluydu. Ya da mutlu olduğunu sanıyordu.

Daha sonra dalgalar yaşlı bir adamı getirdi. Adam sığlıklara serilmişti, hiç hareket etmiyordu.
Soluk tenli ihtiyarın her yerine yosun dolanmış ve saçları da yosunla kaplanmıştı. Eski bir ceset gibi duruyordu! Ya da bir kral gibi...

"Denizin derinlikleri... Denizin derinlikleri..." dedi.
Bir daha hiç konuşmadı.
Batan güneş ıslak suratından yansıyordu. İşte o an "Bu adam yabancı bir kral galiba." diye düşündüm.

Okyanusun derinliklerinde ne vardı? Denizin en uzak sınırında neler bekliyordu? Kim bilir? Belki de hepsi birer zırvaydı.
O zamanlar büyükler, yazın ortasında okyanusa çok uzun süre bakmamamızı söylerdi, başımız dönermiş. Hatta kısa süreliğine ölebilirmişiz bile.
Tabii bu sözlerin sıradan bir çocuğa ne faydası olur değil mi?

Çocuk kendi başına bir sal yapıp denize açıldı.
Okyanusun derinlikleri, uzak denizler... Hiç değişmeyen kumlu, sakin sahillere benzemezdi bunlar.
Büyük dalgalar küçük ahşap salı parçaladı ve küçük çocuk dalgalarla oradan oraya savrulurken en sevdiği şeyin ne olduğunu anladı.

Böylece korsan oldu.
Eminim sonrasında yaşananlar hakkında övündüğümü duymuşsunuzdur. Onları burada anlatmaya gerek yok.
Sonuç olarak... Sonuçta bugün bile, hatta yarından sonraki gün bile her zaman kafamı yoracak bir şey var...
Ako Domeki'yi geçme ve korsanlar için özgür bir devlet kurma hayali. Bu hayal hâlâ çok uzaklarda, ben de pes etmek üzereyim!
Yazık. Çok yazık... Yine de hiçbir şey için üzülmeye değmez!
Sonuçta o küçük çocuk çok fırtına gördü, çok insanla ve deniz canavarıyla savaştı. Yetkililerden ve Doushin'den çok kez kaçtı...
Çok şey kazandı, çok şey de kaybetti.
O velet, sonunda okyanusun en uzak köşesine açıldığında artık çocuk olmadığını anladı.
Bu nedenle geriye, her şeyin başladığı yere dönmeye karar verdi. Watatsumi Adası'ndaki o mağaraya.
Yıllardır biriktirdiği tüm ganimet... El kesimi elmaslar, bir Hükümdarın bedeninden alınmış Mora... Bakın şimdi küçük fareler, yaşlı kaptanınız tüm bunları sizin için o mağaraya koydu.

Sadece ona ait olan şeyi, dünyadaki tek gerçek hazinesini bile.
Cesaretiniz varsa gidip bulun!
Eğer en değer verdiğim şey sizin tahmin ettiğiniz gibi çıkmazsa, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Ama aslında...
Hiç umurumda değil. Hiç!

Sonuçta hazine bana özel! Hahahaha!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton