Yalnız Kılıç Efsanesi (IV)

Yalnız Kılıç Efsanesi (IV)
Yalnız Kılıç Efsanesi (IV)NameYalnız Kılıç Efsanesi (IV)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Yalnız Kılıç Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionLiyue Limanı'nda popüler olan bir dövüş sanatları romanı. Element enerjilerinin ve simyanın olmadığı bir dünyada geçen bu roman, dost ve düşmanların arasındaki sevgi ile nefretin hikayesini konu alıyor. Dördüncü ciltte Yetmiş İkinci Jin'in dağlara yaptığı tehlikeli yolculuk anlatılıyor.

Table of Content
Item Story
Obtained From
Gallery

Item Story

Yetmiş İkinci Jin Tupi Köyü'nden çorak dağlara doğru yola koyulmadan önce, gökkuşağının dağılmasını beklemiş.
Kadim bir efsaneye göre, bu çorak dağlar Göklerin İmparatoru'nun kılıcından alınan parçalarla yaratılmış, bu yüzden de ne kadar geniş bir yer olduğunu kestirmek çok zormuş.
Halk masallarına göre, Doğa Ananın gözyaşlarını içine çekip sonrasında da hiçbir bitkinin yetişmediği bu aşırı tuzlu topraklara çorak topraklar denirmiş.

Bir zamanlar çorak dağlarda altın ve değerli taşları bulmak için madenler kazılmış ama yaşanan deprem sonucunda bu madenler işçileriyle birlikte toprak altında kalmış.
O günden beri kimse, bir daha dağda maden aramaya çalışmamış. Dağdaki mağaralarda artık tehlikeli canavarlar ve haydutlar yaşıyormuş.

Dağın içinde saklanan bu tehlikeli varlıklardan biri de Yetmiş İkinci Jin'in baş düşmanıymış.
Tupi Köyü'nün reisiyle yaptığı mücadelede aldığı yaralar yüzünden, kılıç ustası biraz tereddüt etmiş ve kendinden emin yürüyüşü yerini tedirginliğe bırakmış.

Kırık dökük kayaların arasından onu izleyen gözleri ve üzerindeki kan kokusuna gelen canavarların nefes alış verişini hissediyormuş.
Uzun yıllardır kan dökerek geçirdiği hayatında Yetmiş İkinci Jin'in sezgileri olabildiğince gelişmiş.

Hiçbir yaşam belirtisi olmayan dağların, aslında ölümcül tuzaklarla dolu olduğunu sezmiş.
Haydutlar ve tehlikeli yaratıklar Yetmiş İkinci Jin'in küçük bir mağaraya girmesini, dar bir vadide sıkışmasını veya yıkık dökük bir maden tünelinden geçmesini bekliyormuş. Böylece bıçaklarıyla saldırıp onu öldürebilirlermiş.

Oysa dik kayalıklar bile Yetmiş İkinci Jin'i öldürmeye yetebilirmiş.
Bu ilerlemesi zor, dar yolda her adımını zorlukla atıyormuş kılıç ustası. Her birkaç adımda bir ayağının altındaki çakıl taşları kayıyormuş.

Tam bu sırada kıvrımlı yolun üzerindeki kuru ağaçların bulunduğu uçurumun kenarında duran belli belirsiz iki yüz, gözlerini kısıp minik gezgini incelemeye başlamış.

"Dağın girişinden beri bitkin bir halde ilerliyor. Bu tehlikeli yolculukta onu bir başına bırakırsak hiçliğe düşeceği kesin."
Demiş zayıflıktan bir deri bir kemik kalan kocakarı.

Yeşim mavisi gözleriyle yana doğru donuk ve ölümcül bir bakış atmış. Bu bakış, kayadaki bir oyuğun içinde saklanan yılan kadar keskinmiş.

"Siz öyle sanın!"
Kocakarı bu gür sese doğru başını çevirdiğinde, şişman bir adam görmüş.
"Tupi Köyünde tam üç yüz altmış iki kişiyi katletti. Üstelik kapıyı koruyan köpekten de yahni yaptı."
"Köy reisiyle yaptığı dövüşte aldığı derin yaralar yüzünden yürümekte güçlük çekiyor ama yine de dikkati elden bırakmamalıyız."

"Hımm..."
Yaşlı kadın, homurdanarak çorak ormanın derinliklerine doğru gözden kaybolmuş.

"..."
Yaşlı adam, topal kılıç ustasını izliyormuş. Kılıç ustası, bir anlığına durup koca göbeğini şöyle bir okşadıktan sonra yoluna yavaşça devam etmiş.
Hareket ederken, ne kuru ağaç dallarına ne de yapraklara dokunmuş.

Sonra bir anda hava kapanmış ve yağmur çiselemeye başlamış.
Yaralı Yetmiş İkinci Jin, yağmurun altında kılıcını baston gibi kullanıp dağ yolunda güçlükle ilerlemeye devam etmiş.
Ama soğuğa ve kan kaybına daha fazla dayanamayıp çakıl taşlarıyla kaplı çorak araziye yığılmış.

Bilincini kaybetmeden hemen önce bir anlığına dalgalanan gök mavisi bir etek görmüş...
Böyle bir şeyi daha önce de gördüğüne yemin edebilirmiş.

Obtained From

Shop

Name
Jifang Shop
items per Page
PrevNext

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton