
Table of Content |
Stats |
Skills |
Skill Ascension |
Related Items |
Gallery |
Sounds |
Quotes |
Stories |
Stats
Lv | HP | Atk | Def | CritRate% | CritDMG% | Bonus CritDMG% | Materials | Total Materials |
1 | 972 | 27.37 | 62.94 | 5.0% | 50.0% | 0% | ||
20 | 2522 | 71.0 | 163.27 | 5.0% | 50.0% | 0% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
20+ | 3356 | 94.47 | 217.24 | 5.0% | 50.0% | 0% | ||
40 | 5022 | 141.36 | 325.06 | 5.0% | 50.0% | 0% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
40+ | 5614 | 158.03 | 363.4 | 5.0% | 50.0% | 9.6% | ||
50 | 6459 | 181.81 | 418.1 | 5.0% | 50.0% | 9.6% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
50+ | 7249 | 204.05 | 469.22 | 5.0% | 50.0% | 19.2% | ||
60 | 8103 | 228.08 | 524.49 | 5.0% | 50.0% | 19.2% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
60+ | 8695 | 244.75 | 562.83 | 5.0% | 50.0% | 19.2% | ||
70 | 9557 | 269.0 | 618.6 | 5.0% | 50.0% | 19.2% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
70+ | 10149 | 285.68 | 656.94 | 5.0% | 50.0% | 28.8% | ||
80 | 11020 | 310.2 | 713.34 | 5.0% | 50.0% | 28.8% | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
80+ | 11613 | 326.88 | 751.68 | 5.0% | 50.0% | 38.4% | ||
90 | 12491 | 351.59 | 808.52 | 5.0% | 50.0% | 38.4% | ||
90+ | 12491 | 351.59 | 808.52 | 5.0% | 50.0% | 38.4% | ||
100 | 13379 | 430.7 | 865.98 | 5.0% | 50.0% | 38.4% |
Skills
Active Skils
![]() | Pocztowy İblis Mızrağı | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Arka arkaya en fazla 5 mızrak saldırısı yapar. Belirli miktarda Dayanıklılık harcar ve ileri doğru bir mızrak atışı yapar. Havadayken dalışa geçerek yere vurur ve yoluna çıkan düşmanlara Alan Hasarı verir. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() | Kadim Ayin: Sırlı Işık | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Flins, lambasındaki gizli kadim güçleri çağırarak ·Flins'in Normal ve Yüklü Saldırıları, diğer element tesirleriyle değişmeyecek şekilde ·Müdahaleye karşı direnci artar. · Flins önünde bir dizi mızrak çağırarak | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() | Kadim Ritüel: Gecenin Varışı | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Flins lambasının gerçek gücünü ortaya çıkarır, Flins Flins daha az Element Enerjisi tüketerek özel bir Element Patlaması kullanır ve bir defa Ay Yüklü Hasarı sayılan | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Passive Skills
![]() | Ay Sembolü Kutsaması: Eski Dünyanın Sırları |
Bir grup üyesi Elektrik Yüklü tepkimesi tetiklediğinde bu Ay Yüklü tepkimesine dönüşür. Flins'in sahip olduğu her 100 Saldırı, Ay Yüklü tepkimesinin Temel Hasarını %0,7 artırır; bu Temel Hasar en fazla %14 artabilir. Ayrıca grubunda Flins olduğunda, grubunun |
![]() | Kış Senfonisi |
Flins, grubun |
![]() | Alev Fısıltısı |
Flins'in Element Ustalığı, Saldırısının %8'i kadar artar. Bu şekilde en fazla 160 Element Ustalığı artışı sağlanabilir. |
![]() | Karanlıktaki Işık |
Yakınlardaki Ayrıca Flins, Vahşi Avın fısıltılarını deşifre edebiliyor... |
Constellations
![]() | Kar Perdesini Arala |
Ayrıca grup üyeleri Ay Yüklü tepkimeleri tetiklediklerinde Flins 8 Element Enerjisi yeniler. Bu etki 5,5 saniyede bir tetiklenebilir. |
![]() | İblisin Duvarı |
![]() | Gecedeki Yabancı |
{LINK#S11205} Maksimum yükseltme seviyesi 15'tir. |
![]() | Kel Tepedeki Gece |
Flins'in Saldırısı %20 artar. Ayrıca {LINK#P1202201} |
![]() | Sürgünün Gölgesi |
{LINK#S11202} Maksimum yükseltme seviyesi 15'tir. |
![]() | Ölüm Dansının Şarkıları |
Flins'in tetiklediği Ay Yüklü tepkimelerinin verdiği Hasar %35 |
Skill Ascension
Gallery
Sounds
Quotes
Audio Language:
Title | VoiceOver |
Merhaba | |
Sohbet: Sabır | |
Sohbet: Vahşi Av | |
Sohbet: Hayaletler | |
Yağmur Yağdığında | |
Yıldırım Düştüğünde | |
Kar Yağdığında | |
Rüzgar Şiddetlendiğinde | |
Çölde | |
Günaydın | |
İyi Günler | |
İyi Akşamlar | |
İyi Geceler | |
Flins Hakkında: Erdem | |
Flins Hakkında: Ratnik | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Hakkımızda: Yol Arkadaşı | |
Hakkımızda: Feyler ve İnsanlar | * 6. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Ay Çarkı Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Paylaşılacak Bir Bilgi | |
İlginç Şeyler | |
Lauma Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Illuga Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Aino Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Varka Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Nefer Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Jahoda Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Çariçe Hakkında | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Flins Hakkında Daha Fazlası: I | |
Flins Hakkında Daha Fazlası: II | * 3. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Flins Hakkında Daha Fazlası: III | * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Flins Hakkında Daha Fazlası: IV | * 5. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Flins Hakkında Daha Fazlası: V | * 6. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Flins'in Hobileri | |
Flins'in Sorunları | |
En Sevdiği Yemek | |
En Sevmediği Yemek | |
Hediye Alma: I | |
Hediye Alma: II | |
Hediye Alma: III | |
Doğum Günü | |
Yükseltme Hakkında Görüşler: Giriş | * 1. Yükseltme Aşamasında açılır. |
Yükseltme Hakkında Görüşler: Gelişme | * 2. Yükseltme Aşamasında açılır. |
Yükseltme Hakkında Görüşler: Zirve | * 4. Yükseltme Aşamasında açılır. |
Yükseltme Hakkında Görüşler: Sonuç | * 6. Yükseltme Aşamasında açılır. |
Element Becerisi: I | |
Element Becerisi: II | |
Element Becerisi: III | |
Element Patlaması: I | |
Element Patlaması: II | |
Element Patlaması: III | |
Element Patlaması: IV | |
Element Patlaması: V | |
Element Patlaması: VI | |
Hazine Sandığı Açma: I | |
Hazine Sandığı Açma: II | |
Hazine Sandığı Açma: III | |
Düşük Can: I | |
Düşük Can: II | |
Düşük Can: III | |
Düşük Canlı Takım Arkadaşı: I | |
Düşük Canlı Takım Arkadaşı: II | |
Yere Serilme: I | |
Yere Serilme: II | |
Yere Serilme: III | |
Hafif Darbe Alma: I | |
Ağır Darbe Alma: I | |
Ağır Darbe Alma: II | |
Gruba Katılma: I | |
Gruba Katılma: II | |
Gruba Katılma: III |
Stories
Title | Text |
Karakter Ayrıntıları | Nod-Krai'ın orta-güney bölgesinde, ıssız ve kasvetli havasından ötürü "Son Gece Mezarlığı" adını almış küçük bir ada bulunur. Ziyaretçisi azdır, tüccar kervanları bile çoğu zaman adanın etrafından dolanır. Topraklarında yükselen, kullanılmayan bir deniz feneri vardır ve rivayete göre yalnızca ölülerin ruhları razıdır burada ikamet etmeye. Bu ölümcül sessizliğin ortasında, yaşayan tek bir ruh kalmıştır. Bu beyefendi kendini şöyle tanıtır: Işık Muhafızlarının savaşçısı Flins. Ekibinin Hiçlik yaratıklarını püskürtmedeki çabalarından dolayı sivil bir takdir madalyası elde etti. Olay uzun zaman önce olmuştu. Kimse bunu önceden organize etmemişti gerçi ama halk minnetini bu şekilde gösterme konusunda sözsüz bir anlaşmaya varmıştı. Madalya ağırdı ve kendisine eski püskü bir kutu içinde teslim edilmişti. Operasyonun yol açtığı kayıplar düşünüldüğünde, Flins on tane madalyanın bile bu acıları telafi edemeyeceğini düşünüyordu. Eskiden ekipte yedi sekiz kişiydiler, oysa şimdi deniz fenerinin yakınındaki mezarlığı koruyan bir tek Flins kalmıştı geriye. Ara sıra yaptığı işler ve ayda bir gerçekleşen ufak tefek alışverişler dışında, Flins nadiren kasabada görünürdü. Neyse ki bu durum kasabalıların onu hatırlamasına engel olmadı, zira onunla iletişim kurmak hayal ettiklerinden daha kolaydı. Hatta o sönük ve sıkıcı kıyafetleri bile zarif ve ağırbaşlı konuşması sayesinde unutulmaz hale geldi. İnsanların merak duymasına şaşmamak gerek, beklenmedik insanlar ve hadiseler her zaman daha çok dikkat çeker sonuçta. Ona yaklaşanların çoğu, kibarlıklarının ardına gizledikleri bir merakla gelir. Geçmişini merak eden her türden insan, eski Işık Muhafızı hikayelerini paylaşması için onu buluşmalara davet ederler. Flins, hikayeleri öyle güzel anlatır ki hüzünlü kısımlara geldiğinde birçok göz yere doğru kaymaya başlar. Bu durum, dinleyicilerinin onun eski yaralarını daha fazla kurcalamak istememesine neden olmuştur. Kasaba sakinleri, Flins'in ara sıra duyduğu kederi saygıyla karşılarlar, lakin bu kederin, mesafenin bir tezahürü olduğunun farkında değildirler. Dinleyicinin suçluluk duygusu, anlatıcının kalkanı haline gelir. Bir kimse bu şefkati hissettiği vakit, duyduğu çeşitli hikayeler anlam kazanır, insanları onun melankolisinin zamana ve mekana layık olduğuna ikna eder. Sonuçta nezaketten ya da endişeden ötürü iyi bir insanın yaralarını daha fazla deşmemek gerekir, değil mi? Kimse etrafındaki iyi insanlardan nefret etmez. Kasabalılar böyle düşünürler, tabii Flins de öyle. Hem ilgili hem de sempatik olanlara karşı muhabbet besler, tıpkı insanların onun tekrar tekrar anlattığı kahramanlık hikayelerinden hoşlanması gibi. Başka bir açıdan bakıldığında, birbirini iyi insanlar olarak görmek müthiş bir sosyal stratejidir. İyi anlatılmış bir kahramanlık hikayesi, her zaman ardında yatan bütün sırları gizleyecek kadar göz kamaştırıcıdır. |
Karakter Hikayesi 1 | Flins, aslında çok iyi bir hikaye anlatıcısı olmamasına rağmen pek çok hikaye anlatır. Bu imge, özenle korumaya çalıştığı sosyal kimliğinin bir hayli uzağındadır, hatta onunla çelişir; zira hikayeler merak uyandırır ve o, meraklı ziyaretçilerle çok fazla vakit geçirmek istemez. Neyse ki esnek yapıda biridir ve hayatındaki bu tutarsızlıklardan dolayı bunalımda hissetmez kendini. Eski deniz fenerinin kapısı, sisli sabahlarda sık sık çalınır, Flins ise böyle zamanlarda yeni uyanmış gibi davranırdı. Ziyaretçinin kim olabileceğine dair pek çok ihtimal olsa da, elinde hiç ipucu yok da denemezdi. Issız adaya genelde pek ziyaretçi gelmediğinden buraya gelmeye istekli olanlar birkaç kategoriye ayrılırdı: Sarsılmaz bir kararlılığa sahip olanlar, yardım arayanlar veya sorunlardan yılmayanlar. Bu kategorilere uyan pek fazla insan yoktu, bu nedenle aklına hemen aşağıdaki şahıslar gelirdi. İlki, birkaç hafta önce Ay Şöleni yiyecekleri getirmiş olan Donuk Ayın Çocuklarının Hanımı Lauma'ydı. Flins onu evde yemek yemekten pek hoşlanmadığını ve bir inanç etme kapasitesinin bulunmadığını ileri sürerek defalarca reddetmesine rağmen yine de Lauma onunla yirmi dakika boyunca konuşmuştu. İkinci olarak, Sırlar Arşivinin kadın patronunun bir çalışanı olan Jahoda vardı. Kapıdayken becerikli birine benziyordu, ancak bu imajı adaya varır varmaz kaybolmasıyla sönüvermişti. Aslında Flins, onun haberi bile olmadan onu bir uçurumdan düşmekten kurtarmıştı. Üçüncü olarak, mesleğinden hiç bahsetmeyen ancak herkesçe bir şövalye olarak tanınan Varka vardı. Bununla birlikte Flins'in onunla olan deneyimi, turistlerle yaşadığı deneyime daha çok benziyordu, zira Varka adanın yakınlarındaki canavarlarla yaptığı bir savaşta eşyalarını kaptırdıktan sonra bir zamanlar deniz fenerine malzeme ödünç almaya gelmiş ve daha sonra bunları iade etmek için tekneyle tekrar adaya geri gelmişti. Son olarak, bir diğer Işık Muhafızı olan Illuga vardı, dürüst bir genç adamdı. Flins'in, karargahlarından ve insani etkileşimden uzakta, adada yalnız başına ölebileceğinden endişelenerek düzenli olarak çeşitli malzemeler ve iş evrakları getirerek onu kontrol ederdi... Flins kapıyı açtığında, kulenin önünde tanımadığı bir maceraperestin durduğunu gördü. Daha ertesi gün, bu kişiden dükkanın birinde tuhaf bir değerli taş satın almıştı. Satıcı, taşın fiyatını artırmak için en az on dakika boyunca hikayeler anlatmıştı, ancak tam adamına denk gelmişti. Flins hem değerli taş edinme hem de hikaye uydurma konusunda oldukça yetenekliydi. En sonunda, piyasa değerinin yüzde on üstünde bir bedelde anlaştılar. Lakin satıcı sonradan tereddüde düşerek, değerli taşı yeni sahibine daha gösterişli bir şekilde sunabilmek adına daha iyi bir kutu bulması gerektiğini, bunun için de biraz zamana ihtiyacı olduğunu belirtti. Gelen kişi huzursuz görünüyordu ve konuşmaya başlamadan önce bir süre bekledi: "Dükkan sahibi, mücevher ve eski paralar biriktirdiğinizi söyledi. O yüzden size karşı dürüst olmalıyım. Muhtemelen anladığınız üzere, benim gibi tecrübesiz biri bu ayarda bir mücevheri kendi başına elde edemezdi... Ailemden miras kalan notlara bakınca bunun bir soylunun hediyesi olduğunu ve fazlasıyla kıymetli olduğunu öğrendim. Maddi zorluklar yaşamasam onu satmazdım. Bu yüzden, onu temelli elden çıkarmak konusunda biraz isteksizim..." Belki de hayal dünyasında, Flins'in alıcı olarak bu noktada öfkelenmesi gerekiyordu. Bu yüzden Flins onu övünce fazlasıyla şaşırdı. Birkaç dakika sonra, o övgüyü tamamen benimsemiş ve hem parayı alıp hem de bir gün adını kesinlikle duyuracağına dair inancını da yanına alarak macerasına devam etmek üzere yola koyuldu. "Bay Flins, bu mücevheri tanıyor gibisiniz. Acaba daha önce görmüş müydünüz?" ve "O soylu hakkında ailemin notlarında pek fazla bilgi yok. Acaba bana daha fazlasını anlatabilir misiniz?" şeklinde konuştukları o konuları maceracı çoktan aklından silmişti. Mücevherin hikayesi uzun ve sıradandı, duyulmasa da bir şey kaybedilmeyecek cinstendi. Zaten Flins de bugün başka bir şey hakkında konuşmak istemiyordu. Sadece uzun zamandır kayıp olan bu değerli taşa iyice bakmak istiyordu. * 2. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Karakter Hikayesi 2 | Illuga kapının önünde duruyordu. Flins iki bardak su doldurup bir de testi getirdi. Illuga onu meraklı gözlerle izledi. "İki bardak. İkisi de benim için mi?" "Sevgili Genç Efendi Illuga, uzun yoldan geldiniz. İki bardak suya ihtiyaç duymanız doğal değil mi? Üç bardak, hatta dört bardak içmeniz lazım. Testi dolu." "Sen içmeyecek misin?" diye sordu Illuga. "Ben susamadım." Illuga, sanki dünyada bundan daha doğal bir şey yokmuş gibi bu konuyu devam ettirdi: "Sen hiç kolay kolay susamıyorsun, alkol içmek de senin için bir ilgiden ziyade bir ritüele dönüşmüş. Acaba tadı olmayan sıradan su içmeyi mi tercih ediyorsun?" Elbette hayır diye düşündü Flins. Tatsız sudan nefret edenlerden olmuştu. Yine de soğukkanlılığını korumuş, çöreği getirip deniz fenerinin önüne kadar götürmüş ve yanında oturmuşlar. "Geçen ay meslektaşlarım bana senin güneş ışığından hoşlanıp hoşlanmadığını sordular, sadece geceleri çalıştığın için. Ayrıca ihtiyarla en son ne zaman irtibata geçtiğini de sordular. Ve dahası, herkes seni buralarda hiç görmediğini söylüyor ama bir öğreniyoruz ki hem ziyarete gelmişsin hem de iz bırakmadan gitmişsin, neden?" "Şimdi görüyorsunuz ya işte, deniz fenerinin girişinde aylak aylak oturuyorum." Flins kulenin içine baktı. "Ne çabuk içmişsiniz. Misafirperverlikte kusur etmişim anlaşılan, keşke bir kova su getirseydim." "Senin de dediğin gibi uzun ve yorucu bir yolculuk oldu. Üstelik ben arada bir uğramasam burası büsbütün cansız kalırdı. Hem seninle görev ayrıntılarını da konuşmamız gerek." "Bu sözler göründükleri gibi bir anlam taşımıyor, bahsettiğiniz 'meslektaşlarınız' da gerçek olmayabilir hatta. Bunlar aslında sizin sormak istediğiniz sorular. Haksız mıyım Genç Efendi?" "Heh. Peki. Şunu sorayım o halde. Bana neden 'Genç Efendi' diyorsun?" "Çünkü zeki ve beceriklisiniz, sorularınızı dolambaçlı bir yoldan sorup merakınızı nezaketle örtebiliyor ve kimseyi gücendirmiyorsunuz. Sosyal konulardaki inceliğiniz soylulara yaraşır seviyede, dolayısıyla buna uygun bir unvan kazandınız." "Peki ben bir Genç Efendiysem nasıl birine Lord denir? Lütfen geçen sefer yarım bıraktığın şu soylularla ilgili hikayeyi anlat bana." "Pekala. Geçen sefer Çar Belyi'nin hâlâ hüküm sürdüğü çağdan bahsetmiştik, o vakitler soylular baloları ve şölenleriyle meşgullerdi. Sosyallik çok aranan bir servetti. Bu tür etkinlikler insanları yalnızca yeni bilgilerle buluşturmakla kalmaz, aynı zamanda hazineler ve kıymetli şaraplar satın almaya da vesile olurdu. Neşeli kalabalıkların kenarında dans etmeyen bazıları da bulunurdu, bunlar çoğu zaman orada özel bir şeyin peşindeydiler. İşte bu kişiler arasında 'lord' diye anılabilecek birçok kimse vardı." "Bahsettiğin bu sosyal etkinlikler neden kulağa ikinci el pazarı gibi geliyor?" "Neden gelmesin ki? Katılımcılar hep aynı yüzlerdi. Dostluklar da ikinci el olabilir, dans partnerleri de, antikalar da. Hazineleri edinmek için büyük jestler gerekmezdi. Birinin kaç kadehten sonra sarhoş olacağına dair bahisler oynanır ve akıllıca bir bahisle bir koleksiyondan parça kazanılabilirdi." "Peki ne olurdu bu ödül?" "Kim bilir? İnsanlar yalnızca görmek istediklerini görür, herkes farklı bir ödülü adını anar. Ancak bir gün önce bir adam, atalarından birinin Kışortası Kokteyl Balosuna katıldığını iddia etmişti. Oldukça eski bir etkinliktir bu. Bu adam, baloyla pek ilgilenmeyen bir Fey lorduyla bahse girdi ve o esnada dans etmekte olan birinin beşinci kadehini bitirmeden sarhoş olacağını iddia etti. Bahsi kazandı ve böylece zekasına hayran kalan Fey lordundan bir cevher elde etti." Flins bunları anlatırken Illuga'ya avucuna bakmasını işaret etti. Avucunda parlak buz mavisi bir cevher duruyordu. "... Bunu yeni aldığını tahmin ediyorum." "Gerçekten çok değerli bir parça." "Belki ben fazla kuruntu yapıyorum ama, anlattığın bütün bu hikayeler bir gün ikinci elden satılacakmış gibi geliyor bana." Flins hafifçe güldü. "Aman, olur mu hiç? Örgütümüzün kasası ne kadar zor durumda olsa da bunu para için satmam. Hem senin gözünde o kadar kıymetli sayılacağını sanmıyorum Genç Efendi." "Eğer gerçekten o kadar değerli olsaydı, o soylu onu böyle kolayca verir miydi? Yoksa Snezhnaya'daki Fey soyluları gerçekten o kadar yüce gönüllüydü de her yenilgiyi zarafetle mi kabul ederlerdi?" "Korkarım buna bir cevap vermek zor. Ama verdiği sözü yiğitçe tutan bir soylu o kadar da kötü kalpli olamazdı." Flins, bu sözlerin ardından kapıdan içeriyi işaret etti. "Sanırım şu kovayı getirsem iyi olacak Genç Efendi. Susuzluktan ölmüş birinin hayaletine benziyorsunuz." * 3. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Karakter Hikayesi 3 | Eğer merak edip tüm bunları gözlemlemiş olsaydın, kaçınılmaz olarak şunu sorardın kendine... Flins doğruyu mu söylüyordu? Cevap hayır. Ama ona yalan söyleyip söylemediği sorulsaydı, şaşırtıcı bir biçimde cevap yine hayır olurdu. Onun sözleri bir yalandan ziyade eksik anlatılmış bir efsane olarak görülmeliydi. Çünkü efsanelerin kahramanları, her ne kadar harikalar yaratmış olsalar da, ardında daima bir isim bırakmazdı. Önce Çar Belyi dönemine ve o baloya dönelim. Ziyafete pek ilgi göstermeyen ve sonunda "bir bahsi kaybettiğini" öne sürerek mücevheri elden çıkaran Fey soylusu Kyryll Chudomirovich Flins'ti. Mücevheri alan kişi ise Güney Snezhnaya'dan, adı sanı duyulmamış Sokolov'du. Onun soyundan gelenler günün birinde Maceracılar Loncasının üyeleri olacaktı. İki taraf arasında hiçbir bağ yoktu, aralarındaki tek ortak nokta "Kuzeyin Gözyaşı"ydı. Snezhnaya askerlerinin kuzey topraklarında dövüşürken gösterdikleri cesaretten doğduğu söylenen, taşıyanı koruyan bir taştı bu. Kyryll onu Çar'ın soylulara bol keseden armağan dağıttığı günlerde almış, fakat verdiği günden sonra kendisi ortadan kaybolmuştu. Yerel söylenceler, kaybolan bu soylunun -"Mavi Alev Kyryll"in- aslında buzla kaplı düzlüklerde yolunu kaybetmiş ruhlara rehberlik eden mavi bir alev olduğunu anlatır. Her alev er geç söner; Kyryll de sarayda uzun süre kalmamış ama Çar Belyi'den Çariçe'ye uzanan iktidar değişimine tanıklık etmişti. Gidişi için akla gelen birkaç ihtimal var: Çar'dan hoşnutsuzluğu, Çariçe'den hoşnutsuzluğu ya da ağzından yanlış bir söz çıkması sonucu bunun bedelini canıyla ödemiş olması. Kimi söylentilere göreyse siyasetle hiç ilgisi yoktu bu kayboluşun. Onun ateşi, doğal ömrünü tamamlamış ve sönmüş, bir daha da görülmemişti. "Her şey siyasete bağlanamaz ya" der böyle düşünenler. Zaten kim rakamlarla ölçebilir ki sarayda olup bitenleri? Kyryll Chudomirovich Flins'in aile arması ve soyadı hâlâ Snezhnaya soylularının kayıtlarında durur. Bir zamanlar kraliyet sarayının üyesiydi, fakat asla kendine yandaş toplamamıştı. Zamanla Snezhnaya'nın mavi alevleri birer birer sönmüş, yerlerini kırmızı alevler almıştı. Mavi alevlere adanmış bölgeler de birer birer düşmüş ve halk, tıpkı yeni rejimi kabul ettiği gibi, buzulları süpüren kırmızı alevleri de kabullenmişti. Ratnik Flins de Kyryll'in bu hikayelerini duymuştu bir seferinde. Ellerini çırpmış, efsanevi bir hikayeye sahne hazırlayacak böylesi gizemli bir atmosferi övmüş ve ilginç öyküler dinlemenin eski madeni paraları ve mücevherleri toplama hevesini diri tutan şeylerden biri olduğunu söylemişti. Koleksiyonunu sergilemekten hiç kaçınmazdı; Işık Muhafızlarının lideri Nikita da bu fırsatı yakalayanlar arasındaydı. Fakat Flins sık sık koleksiyonerliğin sanıldığı kadar pahalı bir uğraş olmadığını söyler. İnsanlar yalnızca en meşhur taşların dudak uçuklatan fiyatlarını görür, çoğunun aslında böyle büyük değerler taşımadığını bilmezdi. Misal hikayede geçen "Kuzeyin Gözyaşı"nı ele alalım; o sırada Flins'in elindeydi -tesadüfen elbette-. Evet, berrak ve güzeldi, ama ek bir değerden yoksun olduğu için daha hikayeli taşların gölgesinde kalmıştı. Taşı alan Sokolov onu satmayı düşünmüş ama iyi bir fiyat bulamamıştı. Taş kim bilir kaç kuşağın elinden geçti fakat sonunda düzgün bir bedele alıcı buldu. Hikayede defalarca anılan soylu Kyryll'e gelince... Eğer gerçekten böyle biri yaşamışsa, büyük ihtimalle rejim değişikliğine duyduğu hoşnutsuzluk yüzünden gitmişti. Nereye gittiği bu dünyadaki insanlar için pek de önemli sayılmazdı. Zira söylentiye göre o günlerde Snezhnayalılar, Çar ve Çariçe dışında hiç kimseyi vazgeçilmez görmezdi. Dolayısıyla Kyryll bir politikayla ters düşmüşse, en mantıklı seçeneği gitmekti belki de. * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Karakter Hikayesi 4 | Gece nöbetinde zaman adeta ağır aksak ilerler. Yapacak başka bir şey olmadığından, kampı koruyan Ratnikler yavaş yavaş kart ve satrançla vakit geçirme alışkanlığı edinmişti. Flins, başçavuşa rapor vermeye geldiğinde henüz uyumamış yoldaşlarının bir arada olduğunu gördü. Kenarda durup yüzünde büyük bir merak ifadesiyle onları izledi. Bir saatten fazla zaman geçtikten sonra, arkadaşları karanlıkta yanlarında birinin daha olduğunu fark etti. Şaşkınlıklarını atlattıktan sonra deniz feneri bekçisi yoldaşlarının kart oyununda pek usta olmadığını varsaydılar ona birkaç el oynayarak oyunu öğretmeyi hevesle teklif ettiler. Flins de nazik ve çekingen her kart oyunu acemisinin yapması gerektiği gibi davrandı; önce nazikçe reddetti, ardından masaya oturdu ve merakla karışık ölçülü tavrını en gerçekçi şekilde sergiledi. Ratnikler onu oyuna davet etmişti, ama onu zorlamamak gibi bir niyetleri yoktu. Onlara göre masaya yeni oturanın birkaç el kaybetmesi gayet normaldi. Ancak o gece garip olaylar yaşandı. Gerek acemi gerek usta herkes sanki sağduyusunu yitirmiş gibiydi. Puan tabloları alev almış, oyun kilitlenmiş, mücadele uzadıkça uzamıştı. Flins iyi bir Ratnikti elbette ama nasıl olur da bu kadar uzun süre kaybetmeden dayanabilirdi? Tecrübeli oyuncular kaşlarını çatıp sessizce arkasına toplanarak eline bakmaya çalıştı. Tam o anda, sahici bir samimiyet maskesi takınmış olan Flins, kart oyunlarını "taktik becerisini iyi sınıyor" diye överken elinden pek de iyi sayılmayacak iki kart oynadı. O an arkadaşları derin bir nefes aldı. Kaybetmişti! Gerçi Olav'a yenilmek şaşırtıcı değildi. Ama önceki hamleleri hiç de kötü değildi. O halde acaba gerçekten de acemi değil miydi? Eğer öyleyse, kimdi onun normalde kart oynadığı arkadaşları? Deniz fenerinin etrafında dolanan kurbağalar, taşlar ve ruhlar mı? Flins, rakibinin elini sıkmak için ayağa kalktı. Yüzündeki özür diler gibi ifade hiç de yapmacık görünmüyordu: "Bay Olav, yenilgimi tüm kalbimle kabul ediyorum. Kart oyunu yetenekleriniz gerçekten olağanüstü. Bu yalnızca bir oyun olsa da ruhunuz ve tavırlarınız her şeyi ortaya koyuyor. Bana sorarsanız, bir acemiyle oynamaya razı olmanız bile büyük bir onur." "Gerçekten mi?" dedi Olav sevinçle, Flins'in elini sıkıca kavrayarak. "Kolay bir galibiyet olmadı doğrusu. Şansınız hakikaten güçlüydü." "Şimdiye dek nasıl sağ kaldım sanıyorsunuz?" Flins'in sözlerinde hafif bir hüzün gizliydi. Herkes birden o kanlı savaşı hatırladı, gecenin karanlığında yoldaşlarının yasını tek başına tutmak zorunda kalmış bu kardeşlerini teselli etmek için herkes Flins'in omzunu sıvazladı. "Kardeşim, bu deste senin olsun. Masada daima bir yer ayıracağız sana, vakit bulursan yine gel oyna bizimle." dediler. "Sanırım bu meşgale bana bütünüyle uygun değil." dedi Flins ve nazikçe gülümsedi, ama hediyeyi yine de kabul etti. O gece epey geç saate kadar kaldı. Ertesi gün ayrılırken ufukta puslu, pembe bir parıltı vardı. Olav onu yolcularken, Nikita ve Illuga'yla karşılaştılar. Görevlerini tamamlamış, kampa dönüyorlardı. Flins feneriyle yanlarında durup saygıyla başını eğdi. Nikita, Olav'a bir bakış atıp durumu hemen anladı: "Birlikte kart oynadınız, değil mi?" "Evet. Sırf eğlence olsun diye. Bana da bir deste verdiler, bir el oynamak ister misin Illuga?" "Deniz fenerine bir dahaki gelişimde oynarız herhalde." dedi Illuga gülümseyerek. "Bu arada babam seni uzun zamandır görmediğini söylüyordu." Nikita aniden Flins'e bir soru sordu: "Bir şey öğrendin mi?" Yanlarında duran Illuga bu soruyu hem beklenmedik hem de ilginç buldu. Bir kart oyunu ne öğretebilirdi ki? Yoksa Olav görevini mi aksatmıştı? Olav'a göre hiçbir zaman gizemli biri olmayan Flins, birden en ürkütücü hayaletten bile daha esrarengiz görünmüştü. Nasıl olurdu da bir Ratnik hiç kart oynamamış olurdu? Flins fenerini kaldırdı, mavi alevi Olav'ın yüzünü aydınlattı. İşte o anda Olav garip bir şey fark etti: Flins'in fenerindeki alev hep soğuk maviydi, fakat benzerini satın alan başka kimseyi görmemişti. Flins ne tür bir yakıt kullanıyordu? "Bay Olav son derece sabırlı ve soğukkanlı bir beyefendi. Kartları yavaş oynamamdan hiç şikayet etmedi. Sahada da oldukça mahir olduğunu düşünüyorum. Hareketsizlikle hareketi alt etmek, adım adım zafere ulaşmak... Bu özellikler sadece kart oyununda değil, başka alanlarda da kendini gösteriyor olmalı." "Ha..." diye geçirdi içinden Olav, derinden etkilenmişti. Flins bu söylediğinde samimiydi muhakkak, insanların güçlü yanlarını görmede gerçekten ustaydı. Nikita, Olav'a ciddi bir bakış attı. Ona en son böyle baktığında iş atamalarını tartışıyorlardı ve Nikita ona takım liderliği görevini üstlenmesini önermişti. "Seninle yalnızca bir el kart oynamış biri bile böyle söylüyor Olav. Benim fikirlerime daha fazla güvenmen gerekmez mi?" dedi Nikita. Aynı konuda birçok kişi konuştuğunda komik bir durum doğar: Birbirini çok iyi tanıyanlar, birbirlerinin önerilerini olduğu gibi kabul etmeye daha az meyillidir. İşte o anlarda yabancı bir ses devreye girdiğinde işler kolaylaşır. Bu da öyle bir andı, zira Olav özgüven kazanmıştı. Nikita haklıydı elbette. Neden iyi bir stratejist olmasındı ki? Sonuçta deniz fenerinde yaşayan Flins bile bunu görebilmişti. Nikita birkaç gün sonra deniz fenerini ziyaret etti. Özellikle Flins'e teşekkür etmek için gelmişti. Olav'ın hep o son adımı atacak cesareti eksikti, Flins'in kart oyunundaki yenilgisi ise çok isabetli olmuştu. "Bana bir iyilik yaptın." Nikita ona biraz erzak getirmişti. "Bunları al. İhtiyacın olmasa bile oynadığın rolü sürdürmene yardımcı olurlar." "Sanırım rol yapmak en sevdiğim iş haline gelecek." Flins, arkadaşlarının ona verdiği kart destesini çıkardı. "Var mısın?" Kart oyunu uzun bir mücadeleye dönüştü. Nikita zorlandı, Flins ise oyundan bariz biçimde keyif alıyordu. "Umarım minnettarlığım belli oluyordur. Düşünsene, kendi halkının üstün olduğu bir oyunda eski bir soyluya karşı mücadele ediyorum." dedi Nikita gülümseyerek. "Söyle bakalım, hangisi daha zor? Kart oyununda kazanmak mı, yoksa kazanamıyormuş gibi yapmak mı?" "Her ikisi de sıradan biri rolü yapmaktan daha kolay." dedi Flins ve son kartını oynadı. "Kusura bakma, yine ben kazandım." * 5. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Karakter Hikayesi 5 | Kyryll Chudomirovich Flins güzel bir isimdir. "Kyryll", kayda değer bir soyluluk iddiası için kullanılabilir, "Flins" ise ne çok eski ne de çok özeldir. Böylece biri isim benzerliğini fark etse bile bunun sadece bir tesadüf olduğu söylenebilir. Kendisi bu isimden oldukça memnundu ve bugüne dek farklı şekillerde kullanmıştı. Soylu Kyryll gerçekten de Snezhnaya'yı terk etmişti. Bilgeler güneşin altında yeni bir şey olmadığını söyler; güçsüz kalınca siyaseti değiştiremeyen soyluların kendi kendine sürgüne gitmesi de çok eski bir hikayedir. Kyryll'in iki kez yaşadığını söylemek de bir övünç değildir aslında. Uykuyu ölüm, uyanışı yeniden kazanılmış hayat sayarsak... Bu da yeni bir şey değildir. Onun uykusu uzak bir diyarın bir köşesinde başladı. Kendi sürgünü onu özgür bırakmıştı, dayanağını kaybedince demir yolu boyunca güneye gitmiş, sonsuz kar düzlüklerinin arasından, zengin kasabalardan ve ıssız sınır topraklarından geçmişti. Umursamaz haldeydi, ne bir hedefi ne de yapması gereken bir işi vardı. Yanından geçen insanlar ise tam tersiydi. Snezhnaya'ya sonradan gelmişlerdi ve birkaç on yıla sığdırmaları gereken çok fazla arzuları vardı. Hep acele eder, daha iyi bir hayat kurmak için planlar yapar, bu yeni çağda büyük işler başarmayı umarlardı. Ama Kyryll, uzun zamandır böyle bir döneme ait olmadığını hissediyordu. Mavi Alev Kyryll, küçük bir adadaki deniz fenerinin altında yazgısındaki mezarı buldu, ama kimileri buna hoşuna giden bir yatak ya da sevimli bir tabut da diyebilirdi. Asla kendi hayatına son vermek istememişti; sadece bu tekdüze dünyaya bir kadeh kaldırıp sonra uyumayı düşünmüştü. Eski günlerdeki kokteyl partilerini, soylu meslektaşlarının artık modası geçmiş sorular üzerine tartışmalarını hatırladı. O vakitler çoğu Fey, imparatorluk gücünün el değiştirmesine üzülüyor; Snezhnaya İmparatorluğu'nun otoritesini sonsuza dek koruyacak ebedi bir gençlik nehri arzuluyordu. Ölümsüzlükten ve sonsuzluktan özlemle, kıskançlıkla söz ediyorlardı; tıpkı insanların Fey yaşamlarını tartışması gibi. Kyryll o zaman nasıl yanıt verdiğini hatırlamıyordu ama belki de şöyle demişti: "Bir daha asla korkmamak... Böylesi bir huzur, sonlu bir hayatın içinde nasıl var olabilir ki?" Bir taş sunağın üzerinde Kyryll bir ateş topuna dönüştü ve toprağın altına gömülerek yüzlerce yıl sürecek bir uykuya başladı. Gözleri kapanırken bir düşünce geldi aklına: Eğer bir daha ölümlülerin dünyasına dönmezse ve bunun yerine kendi kendine sürgün yoluyla sonlu zamanını sonsuzca uzatırsa, bu uyku ebediyet olurdu. Heh. Paha biçilmez ebediyetin kendi kendini dışlayan biri tarafından bulunması ne anlamlıydı. Kyryll'in uykusu sıradan bir mesele değildi. İyice hazırlanmıştı; taş levhalar seçmiş, bir sunak kurmuş, kendini en eski ayinlerle mühürlemişti. Bu alevi yeniden uyandırmak az bir bedel gerektirmeyecekti, üstelik insanlar tarafından pek uğranmayan bu yerin konumu, huzurunun bozulmasını zorlaştıracaktı. Ancak bu kusursuz dinginlik, bu ölüm benzeri uyku, sonunda yağmurlu bir gecede bir gök gürültüsüyle dağıldı. Taş döşemeye sıçrayan kanın yumuşak sesi, metalle etin buluşmasının donuk gürültüsü, keskin pençelerin bedenleri delip taş levhalara çarpmasının yankısı... Kyryll uyanmadan edemedi. Yüzlerce yıl geçmiş olsa da işitme duyusu hâlâ ilk günkü kadar keskindi. İstirahatgahının üstünde bir Işık Muhafızları birliği Hiçliğin Vahşi Avı ile çarpışıyordu. Derin uykusundan yeni uyanmış Kyryll için bu savaş bir anlam ifade etmiyordu. Dışarıda tek bir alev kıvılcımı bile yanmadı. İnsan suretinde olsaydı gözünü bile açmazdı. İşte bu, Snezhnaya söylencelerinin alay ettiği bir andı. "Kadim buzlu topraklarda dolaşan ruhlar sonunda mavi hayalet alevleriyle öte kıyıya götürülecek." Gözleri kapalıyken bile Kyryll yaşananları hissedebiliyordu: Taş sunağa sıcak insan kanı sızıyordu, sanki eski ve büyük bir ayinin parçasıymış gibi. Ölümcül yaralar almış bir savaşçı, adak sunağına yığılmış, taze kanıyla taş levhadaki sembollerin üzerinden geçiyordu. Savaşçı Fey yazısını anlamıyordu; ölümün eşiğinde birinin önündeki yardımın zamanında gelip gelmeyeceğini bilmesi de imkansızdı. Savaşçı son nefesiyle dua etti, sesini duyacak birine yalvardı: Bu yere insin, üzerlerine çöken ölüm ve umutsuzluk bulutunu dağıtsın. Kyryll o anda gülümsemiş olmalıydı. Soyluların yüreğini kemiren korkular sonunda meyvesini vermişti. Böylesi uzun süren bir rüya bu dünyada nasıl var olabilirdi? Kan ve ruhlar bedelini ödemişti ve mavi alev yeniden uyanmıştı. Bu an görkemli bir an olmalıydı, ama ne ölüm döşeğindeki savaşçı, ne uzaklardaki yaratıklar ne de ölmüş olanlar bunun farkındaydı. Aslında o yanan ateşi tanıyacak olanların çoğu çoktan göçüp gitmişti. İşte bu, Kyryll'in çok şey beklediği uykusunun sonuydu, ölümün sessizliğine bürünmüş bu yerde. Küçük adadan yükselen devasa bir alev gökyüzünü kavurdu. Sonlu bir hayatın içinde huzur nasıl var olabilirdi ki? Tek gerçek, mavi alevlerin içinde görülen ölümdü. * 6. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
"İskelet Yapbozları" | Son Gece Mezarlığındaki deniz fenerinin bir odası bir sergi salonuna dönüştürülmüştür. Bu salonun çoğu, esasen ağır dosya ve belgelerden oluşan Işık Bekçilerine ait kayıtlara ev sahipliği yapar. Ancak bir duvarın raflarında duran, sıradan görünümlü belge kutularının içinde bambaşka bir şey vardır. Eğer kutuların sahibinin iznini alıp bu kutuların içine bakabilecek kadar şanslıysan, onun gizli tuttuğu sıra dışı koleksiyonunu keşfedersin: "İskelet Yapbozları". Her yapboz seti, Flins'in bizzat büyük bir titizlikle oymuş olduğu minyatür iskeletlerden oluşur. Kullanılan malzemeler birbirinden çeşitlidir: Canavar dişleri, harabelerden toplanmış fosilleşmiş kemikler ve tabii ki yakalanan yaratıklardan alınmış, özenle sterilize edilmiş kabuklar. Birleştirilmiş son ürünler ise onun Nod-Krai'da karşılaştığı farklı canavarların modelleridir. Onun için bu yalnızca bir oyun değil, aynı zamanda savaş sonrası deneyimlerini düzenleme ve gözden geçirme yoludur. Neredeyse tamamlanmış bir modeli eline aldığında, onu ışık altında bir sanat eserini inceler gibi yavaşça çevirir. Her bir parça, savaştaki bir anın "cevabı"dır. Bu parçaları birleştirmek ise kanlı bir karşılaşmayı zihninde düzenli, yorumlanabilir ve zarif bir simülasyona dönüştürmek gibidir. Model kusursuz biçimde tamamlandığında Flins onu kutusuna yerleştirir, üzerine de tarih ve düşmanın adı yazılı bir etiket yapıştırır. Bir "soru" daha tamamen anlaşılmış ve çözülmüştür; bu da onu memnun eder. Bunlar onun "İskelet Yapbozları"dır. Hem bir uğraş hem de Vahşi Avı parçalara ayırmak için kullandığı bıçaklardır. * 4. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
Ay Çarkı | Genç Ratnik Illuga, Starşina Nikita'dan aldığı emirle Nasha Kasabası'nda bir işle ilgilenirken gizemli Bay Flins'le karşılaştı. Flins'in koyu ve ciddi kıyafetlerine iliştirilmiş parlak bir cevher, o küçük dükkanda fazlasıyla dikkat çekiyordu. Illuga'nın ilk bakışı adamın kendisine değil, doğrudan o taşa yöneldi. "Bay Flins, belli ki epeyce birikiminiz var. Yoksa böyle bir cevheri edinmek gerçekten zor olmalı." "Ha, bu mu? Açık artırmadan aldım. Güzel görünüyordu. Sana anlattığım hikayeyi hatırlıyor musun? Bazı taşlar tamamen gösterişten ibarettir, yüksek fiyat etmezler." "Kimse size karşı teklif vermedi mi?" "Çoğu insan değerli bir şeyi gördüğünde onu fark edemez. Ben de bu yüzden şanslıyım ya zaten. Aksi takdirde sanıyorum ki açık artırmalara katılmama gerek kalmazdı." "Öyleyse birikiminiz olduğuna inanmak için daha çok sebep var. Size büyük bir miras bırakan uzak bir akrabanız mı vardı acaba?" Flins'in yüzündeki ifade ciddileşti. "Umarım bunu sır olarak tutabilirsiniz efendim. Bu sır kimseye, özellikle de iş arkadaşlarımıza asla söylenmemeli." Doğası gereği, bilhassa da başkalarının yanında iyi kalpli olan Illuga, iş arkadaşının sırrını saklayacak olmaktan gurur duydu ve tereddütsüz kabul etti. Ancak aylar sonra kendini resmen kandırılmış hissederek huzursuz olacaktı. Şehirdeki müzayede evi, Illuga'nın anlattığı tasvirde bir cevheri hiç görmediklerini ve Flins'in uzun zamandır etkinliklerine katılmadığını iddia etti. "Bana masal anlattınız, değil mi Bay Flins? Müzayede evi yakın zamanda kaliteli bir cevher görmediklerini söylüyor." Flins sürahiyi kaldırdı. "Önce biraz su için de siniriniz geçsin. Sormaya gideceğinizi hiç beklememiştim." "Beni arkadaşınız sayıyor musunuz yoksa saymıyor musunuz bilemedim... Her neyse, paylaşılan her sır gerçeği yansıtmaz." "Peki siz de cevher mi istiyorsunuz? Belki uzak akrabalarımda hâlâ vardır." "Nikita Babama değerli bir hediye vermek istiyorum. Küçüklüğümden beri bana gözü gibi baktı." diye itiraf etti Illuga. "Pekala, biraz zaman alabilir belki fakat er ya da geç benzer kalitede bir cevhere sahip olacağınızı düşünüyorum. Uzak akrabalarınızın ziyarete gelip hediye vermesi... Böyle şeyler sizin de başınıza gelecektir muhakkak." İşte o anda Flins, pek nadiren yaptığı bir şeyi yaptı: Ay ışığı ve bir bardak su eşliğinde Ay Çarkının gerçek kökenini paylaştı. Bir gece ansızın sergi salonunda belirmişti. Başta, tıpkı o gün Illuga'nın sandığı gibi, unuttuğu bir cevher olduğunu düşünmüştü. Oysa bu, dünyanın ona o güne dek sunduğu en iyi hediyeydi. "Beklenmedik bir hediye." Gerçekten de öyleydi. Ceketiyle mükemmel uyum sağlıyor, güçlerini ve alevlerini kusursuzca gizliyor ve meslektaşlarıyla gün batımında sohbet edecek bir vesile sunuyordu. Illuga'nın onun sözlerine inanıp inanmadığı ya da kendi "cevherine" ne zaman kavuşacağı soruları ise... Bu genç delikanlının çözmesi gereken bir konuydu. Acele etmesine gerek yoktu. * 6. Arkadaşlık Seviyesinde açılır. |
65 responses to “Flins”
Special Program is tomorrow. I speculate that there may be a 50% chance that the program will announce that Flins will be handed out for free during the 5th anniversary. Hoyo did their share of giving out free 5* in their other games, so I guess they could do the same here.
If I’m wrong, then I’m just gonna go outside and stare at the clouds on a rainy day and watch a lightning bolt strike me that deals Lunar-Charged DMG.
They nerfed him quite a bit, yet his power level is still too high for a free unit. At least for Genshin standard, that is.
I was wrong. I was very wrong.
Did you test the lunar charge theory yet?
does anyone has any idea of how good he will be? like SS tier, mavuika level good or maybe mualani level good..?
So if Ineffa is deemed S tier without another Nod Krai, and Flins is all about Direct Lunar Charge Damage & having another Nod Krai, I could see him be SS tier for the 1st. half of Nod Krai.
Either it be Stygian or Abyss I would imagine it would be catered to him.
hes varesa tier i think
Why they keep butcher him man… cosmestic burst like wtff hoyo WHYYY
anyone knows whens his birthday?
31 October
Yes
It’s Halloween, baby!
Probably a reference to Dziady rather than Halloween, it’s a very, very old Slavic holiday celebrated in Poland, Belarus,…
currently, is c1 or his weapon better? i would assume his weapon due to him being slightly more niche than other attack-scaling polearm dpses
His c1 allows at most 1.33 extra Q per rotation, while his sig gives just below half. Of course other than energy refund, it also provides all the stats he wants. No idea about how much his sig is above other options.
Other possible weapon options:
– Skyward Spine
– Engulfing Lightning (?)
– Homa & PJWS
– Vortex (?)
– Staff of Scarlet Sands
– Kitain
– Missive Windspear
– Moonpiercer (? with dendro)
– Fjord (if with anemo/dendro on team)
– Fav
– New craft polearm
so now how much ER does he need? people keep barking about nerf but I see nowhere a clear calc on that
With and without his BiS
Around 140% ish, Sig & C1 changes it down to around 120% ish
who cares if they nerfed him
at least dacrapwei will cry next livestream and retard people will feel guilty for saying something bad on his holy church
pathetic people
what are u even talking about bro sybau
hes mad mihoyo that nerf flins
This is referencing a livestream where Dawei cried that people were being mean about his game.